Simon Sinek’in dediği gibi “Liderlik, yönetici olmak değil, sorumluluğun altındakilere özen göstermektir.” Bu yaklaşım, günümüz iş dünyasında başta CEO’lar olmak üzere tüm C level için kritik bir yol haritası sunuyor. Bir CEO’nun görevi artık sadece strateji belirlemek ya da rakamları yönetmek olamaz. Gerçek liderlik çalışanların güven duyduğu, kendilerini değerli hissettiği ve potansiyellerini açığa çıkarabildiği bir kültür yaratmaktan geçer. Vizyon koymak kadar o vizyonu hayata geçirecek insanlara özen göstermek de liderliğin asli sorumluluğudur. Çünkü sürdürülebilir başarı, sadece kârlılıkta değil insanların kurumlarına duyduğu aidiyette gizli. Özen, sadece kriz anlarında değil, günlük işleyişte de çalışanların refahına, gelişimine ve yaratıcılığına alan açmakla ilgili. Özen gösterilen çalışan, işine tutku katar; özen gösterilen organizasyon, sürdürülebilir başarıyı yakalar.
Bu sayımızın kapak konusu olan liderlik, özellikle aile şirketlerinde bayrağı devralan yeni nesil iş insanlarının vizyonuyla yeniden tanımlanıyor. Jeopolitik belirsizlikler, dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve küresel rekabet eksenlerinde iş dünyasını geleceğe taşıyan bu yeni nesil liderler, önceki kuşaklardan farklı olarak değer temelli yaklaşımları, topluma karşı sorumluluk bilinci ve inovasyona açıklıklarıyla öne çıkıyor. Aslında Simon Sinek’in tarif ettiği liderlik modelini her birinde gördüğümüz için gelecekten inanılmaz umutluyum.
STRATEJİK PUSULALAR
Ekim ayı, doğanın dönüşümünü ve yeni başlangıçları işaret eden bir dönem olduğu kadar iş dünyası için de kritik bir strateji ayıdır. Şirketler, yılın son çeyreğine girerken yalnızca geride kalan katkıları değerlendirmez, aynı zamanda gelecek için yeni yol haritaları da belirler. Bu süreçte liderlikten finansal sürdürülebilirliğe, insan kaynağından teknolojiye kadar birçok başlık, yalnızca bugünü değil yarını da şekillendiren stratejik pusulalar haline geliyor.
Finans dünyası, yüksek faiz ve dalgalı döviz ortamında likidite yönetiminin her zamankinden daha kritik olduğu bir döneme girmiş durumda. CFO’lar için nakit akışı, borç yönetimi, yatırım kararları ve kârlılık arasındaki denge, önümüzdeki dönemin en önemli önceliklerinden biri. Bu tabloda risk yönetimi kriterleri, yeni yatırım ve büyüme planlarının en stratejik belirleyicisi haline geliyor. Özellikle ESG kriterleri ve yeşil finansman araçları, finansal sürdürülebilirliğin geleceğini şekillendiren en önemli araçlardan biri olarak öne çıkıyor. CFO’ların son beş yılda kurumlarına kattıkları değerler, aslında bugün bu zorlu finansal iklimde alınan kararların temelini oluşturuyor. CFO dosyamızda derinlemesine ele aldık.
AYŞEGÜL İLDENİZ BUSINESS LIFE YAYIN KURULUNDA
Harika bir haberim var. Global anlamda bir teknoloji lideri olan Ayşegül İldeniz artık yayın kurulumuzda. Kendisi CTO Intelligence dosyamızın liderliğini üstlendi. İldeniz’in vizyonu sadece BUSINESS LIFE’a değil ülkemizin geleceğine de ışık tutacak. CTO’lar açısından teknoloji, rekabet avantajının sürdürülebilirliği için en kritik unsur. Bu noktada öne çıkan örneklerden biri de Türk Telekom CEO’su Ümit Önal’ın liderliği. Önal, şirketin 5G’de üstlendiği kritik rolü BUSINESS LIFE’a anlattı.
Öte yandan CCO’lar, markaların değerini artırmak, müşteri bağlılığını güçlendirmek ve iş sonuçlarını somutlaştırmak için yeni yöntemler geliştiriyor. Burada tasarruf, yalnızca bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda “itibarın” da yeni ölçütü olarak öne çıkıyor. Yani tasarruftan itibar olur, yine altını çizmiş olayım.
Keyifli okumalar